Selamlık Resm-i Âlisi
Dünkü Cuma günü selamlık resm-i âlisi ber-mutâd Hamidiye
Cami-i Şerifi’nde icrâ edilmiş ise de şimdiye kadar emsâli görülmemiş bir
derecede parlak ve samimi olmuştur. Otuz iki seneden beri padişahlarının yüzünü
görmekten mahrum kalan ve müşahededen men edilen evlâtlar gibi mahzun olan
efrad-ı millet, İslâm, hristiyan, genç, ihtiyâr, kadın, erkek yüzbinlerce halk
dün sabah fevc fevc Yıldız Sarayı civarına şitâbân olmakta idi. Milletin şevk ü
şâdisi nâkâbil-i tarif ve tasvir bir derecede idi. Nice seneler baba
muhabbetinden mahrum kalmış evlâtlar aguş-i pedere ne derece hâhiş ile koşar
ise bütün Osmanlılar Hamidiye Camii civarına öyle bir sevinç ve heyecan ile
gidiyorlar idi. Bu meserrete ecânib bile iştirak etmiş, birçokları efrâd-ı
millet arasına karışmış idi. Selamlık resminde hazır bulunacak asâkir-i
Osmaniye musıka bandoları nice zamandan beri kulaklarımızın hasret kaldığı
millî havaları terennüm ederek geçmekte, her sokakta, her adım başında en
samimi alkışlara nail olmakta idi. Yıldız Sarayı civarındaki bahçeler,
talimhane meydanı, Hamidiye Cami-i şerifi dahil ve harici, kasr-ı hümayun
önündeki bahçe misafirin-i ecnebiyeye mahsus set, elhasıl harem-i hümayun
kapısına kadar her taraf yüzbinlerce ahali ile dolmuş idi.
Padişahımız Efendimiz Hazretleri saat beş raddelerinde
saray-ı hümayunlarından araba ile cami-i şerife geldiler. Velinimetimiz
elbise-i resmiyelerini lâbis, (hanedan-ı âl-i Osman) ile diğer nişanları hâmil
idi. Muvacehe-i hümayunlarında sadrazam Said ve harbiye nâzırı Rüştü Paşalar
hazeratı bulunmakta idi.
Padişahımız Efendimiz Hazretleri’nin saray-ı hümayun
kapısından çıkmalarını müteakip ‘Padişahım Çok Yaşa’, ‘Yaşasın Hürriyetperver
Padişahımız’ nidaları semavata kadar yükseldi. Milletin meserreti, bahtiyarlığı
hakikaten tasvir edilemeyecek bir derecede idi. Otuz iki seneden beri bazı
hainlerin, devlet ve millet düşmanlarının iğfalatı neticesi olarak didar-ı hümayunu
göremeyen, padişahlarını bütün kalpleri, mevcudiyetleri ile alkışlayamayan
efrad-ı ümmet meserretle dolmuşlar idi. Milletin bu meserreti, sadakati
padişahımız efendimizin o derece memnuniyet ve mahzuziyetini mucib olmuştur ki
gayet beşüş, şen ve şatır bir tavır ile arabalarında ayağa kalkarak
mahzuziyet-i seniyyelerini halka bizzat tebliğ ve tebşir buyurmuşlardır.
Padişahımız Efendimiz Hazretleri salat-ı cumayı eda ettikten
sonra saat beş buçukta cami-i şeriften çıkarak yine araba ile ve muvacehe-i
mülûkânelerinde şehzade devletlü
necabetlü Burhaneddin Efendi Hazretleri ve harbiye nâzırı bulunduğu halde
kasr-ı âliye avdet buyurmuşlar, bu defa da en samimi bir hiss-i sadakat ve
meserret ile alkışlanmışlardı.
Velinimetimiz Efendimiz Hazretleri kasr-ı âliye avdetinden
sonra orta kattaki pencerenin kanatlarını bizzat küşad ve kasrın önündeki
bahçeye toplanan yüzbinlerce tebaa-yı sadıkalarına tekrar tekrar iltifat
buyurmuşlardır. Bu sırada efrâd-ı millet sürur ve heyecanlarından ağlıyorlar
idi. Fakat ne tatlı ağlayış!
Şevketmeab Efendimiz Hazretleri milletin bu muhabbet ve
sadakat-ı fevkaladesinden pek ziyade memnun olmuşlar ve nezd-i hümayunlarında
bulunan bazı zevata hitaben:
“Ben milletimi severim. Hainler beni şimdiye kadar
aldatmışlar. Artık millet benimle ben milletimle yaşayacağım. Sadakatlerine
eminim.” buyurmuşlardır.
Zât-ı şâhâne bu sözleri söyledikleri esnada pek müteessir
oldukları gibi hazır bulunan efrâd-ı millet şiddet-i teessürlerinden gözyaşları
dökmekte idi.
Millet alkışta devam ediyor, ‘Padişahım Çok Yaşa’ duası
tekrar olunuyor idi. Vaki’ olan emr ü ferman-ı hümayun üzerine hazır bulunan
bilumum asâkir-i şâhâne ile yüzbinlerce efrâd-ı millete şerbetler ve bisküviler
tevzi’ olunmuştur.
Selamlık resm-i âlisinin hitamını müteakip Romanya tebaasından
mürekkep bir orkestra takımı misafirin-i ecnebiyeye mahsus set üzerine gelerek
marş-ı Hamidiye’yi terennüm etmiştir. Bu münasebetle dahi ‘Padişahım Çok Yaşa’
duası tekrar edilmiştir.
(1 Ağustos 1908)
[Günümüz Türkçesine çeviren: beyzade25]