Senenin altı ayını meyhanede, altı ayını da hastanede geçiren
bu adam, dün arkasında temizce bir ceket, başında güzel bir kalpak, ayaklarında
az giyilmiş rugan iskarpinler ve elinde ney’i olduğu halde idarehanemize geldi.
Hastaneden o gün çıkmış, ağız burun yerine gelmiş, gözlerindeki şişlik,
burnundaki morluk, lisanındaki lüzucet zail olmuş, yani Tevfik
tam bir adama dönmüştü.Dedim ki:
- Sen bir ay daha hastaneden çıkmamalıydın Tevfik! Çünkü bir
ay sonra çıktığın zaman rakıyı yasak olmuş, meyhaneleri kapanmış bulacaktın ki
bu senin için pek hayırlı olur.
- Ah benim efendim.. Rakı yasak olursa gelip beni bulacak
başka bela mı yok? Bakın, size geçen akşam hastanede yazdığım muhammesin bir
iki parçasını okuyayım:
Bağlıyım hayvanlığın pür-mest ü hikmet-i bendine
Tabiyim emaretin her bir fesad u fendine
Nefsimin astım kulak çengel-i fısk u pendine
Mahv u ifna istemez bir yerde kendi kendine
Kahreder erbabını iddia-yı sanat zilleti
Vakıa insaf ile etsem tefekkür ben kimem?
Bir muhite düşmüşem ki Hakk’a nankör, ben kimem?
İ’tilaya mutlaka lazım asansör ben kimem
Görmüş olsa anlamazdı şimdi Pastör, ben kimem?
Güç gelir insanlığa nice bu ricat zilleti
Aşinalık var ezelden cümle menhiyyat ile
Hallolunmaz maceralar nehy ile isbat ile
Geçti ömrüm ah ile, eyvah ile, heyhat ile
Niyet ettim terk-i isyan etmeğe kerrat ile
Güçce geldi nefsime da’va-yı iffet zilleti
Neyzen burada sustu, bir müddet tefekküre daldı, sonra
ney'ini eline alıp üflemeğe başladı. Tevfik’i ayık olarak çalarken üçüncü defa
dinliyordum. Aman Yarabbi, bu asi ve çılgın sanatkâr bugün ne kadar coştu,
elindeki adi kamış parçasına neler söyletti, ne harikalar yaptı. Arkadaşlar
kendilerinden geçtiler. Bilhassa Neyzen’in karikatürünü yapmağa hazırlanan
ressam, elinde kâğıt kalemle, cezbeye tutulmuş dervişler gibi masanın üstüne
yığıldı, kaldı.
Tevfik’e alafranga, alaturka musiki hakkındaki fikirlerini
sorduk, dedi ki:
- Musikinin alaturkası, alafrangası olmaz. Ruhunda, dimağında,
hayalinde oluşan güzel nağmeleri sazda hakkıyla yapabilir misin, işte musiki
budur. Musikişinas da sensin. Türk’ün güzeli var da Rus’un yok mu? İngilizlerin
var da Fransızların yok mu? İşte musiki de
böyledir.
- Bugünkü edebiyat hakkındaki fikriniz?
- Sıkıntı bastı, müsaade edin kalkayım.. Başka vakit yine
görüşürüz..
Kapıya kadar gitti, sonra döndü:
- Bugün hâlâ edebiyatla uğraşan budalalar var mı?
Abdülhak Hamit’in kılık kıyafet cihetinden Neyzen Tevfik’e döndüğü bu zamanda,
yalnız Süleyman Nazif Bey’e düşen bir vazife vardır ki o da “Buyrun edib kişi
niyetine!” deyip meslektaşlarını cenaze namazına davet etmek..
(22 Kanun-i Sani 1339)
[Günümüz Türkçesine çeviren: beyzade25]
[Günümüz Türkçesine çeviren: beyzade25]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder