Çocuklukta hissedilen aşk ne kadar saf ve samimidir.
Kalbinde ilk çarpıntıyı hisseden genç, için için alevlendiği halde bu hissin
başkası tarafından sezilmesinden o kadar korkar ki aşkını kendi kendine bile
itiraf etmeye cesaret edemez. Bütün günleri tereddüt, kararsızlık ve kıskançlık
içinde geçer. Hatta bu azabın sonsuza kadar devam edeceğine inananlar ve
ekseriya çaresizlik içinde kendini ümitsizliğe kaptıranlar da bulunur.
Bu küçük aşklar çoğu gencin başından geçmiştir. Ve yine çoğu
kalplerinin gizli bir köşesinde bu masum aşkın hatırasını saklarlar. Bu mini mini aşkların bir çoğu itiraf bile
edilmemiştir. Gençler hayallerinde bu muhabbete o kadar geniş bir yer
ayırmışlardır ki, alay konusu olmaktan çok korkarlar. İtiraf onlar için
dünyanın en affedilmez bir kabahatidir, bunun içindir ki sevdiklerinin
civarında bulunmak ve onun yolunu
beklemek mutluluğuyla yetinirler.
Gençlerin aşkında gurur pek mühim bir rol oynamaktadır. Sevdiklerine
karşı en zayıf oldukları zamanda bile öyle güçlü görünmek isterler ki onların
samimiyetinden şüpheye düşmemeye imkân yoktur. Günlerce beraber yaşayan ve
kalpleri aynı hisle çarpan genç çocuklarla genç kızlar hislerinin tamamen
tersini ortaya çıkarmaktan vahşi bir zevk duyarlar. O zaman bu zıt hisler
karşısında genç:
- Heyhat, ne boş ümitlere kapılmışım, meğerse ben ne kadar
yanılıyormuşum.. Ben ne kadar bedbaht, sefil ve budala bir insanmışım diye kendi
kendini çekiştirmekten geri duramaz.
Bunların bir çoğu hislerini hatıra defterlerinin küçük
sayfalarına gömerler ve kalplerinden taşan heyecanı günü gününe kaydetmekte büyük
bir teselli umarlar. Bu defterlere bir göz gezdirecek olursanız daima değişen
fikirlerle karşılaşırsınız, bir gün önce neşe ve şetaretle, ümit dolu
hayallerle doldurulan sayfalar ertesi gün ümitsizlik ve ızdırap ile
karalanmıştır.
Bu hislerin samimiyeti karşısında aşk o kadar mukaddes bir
şeydir ki onun böyle ilelebet devamını arzu etmeyecek kimse yoktur. Onların
yegane gayesi sevdiklerine ait bir şeye sahip olabilmektir. Ekseriya gizliden
gizliye sevdiklerinin mendilini veya eldivenini saklarlar ve her şeye rağmen
onu mukaddes bir hatıra olarak saklamakta büyük bir mutluluk duyarlar.
(Arkadaş, 1928)
[Günümüz Türkçesine çeviren: beyzade25]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder