10 Şubat 2012 Cuma

Kuyruklu Yıldız Altında Bir Izdivac


Romanın başlangıcından bir kısım:

Bedriye Hanım bahçe üzerindeki küçük odanın penceresinden bitişik komşusunun tahta kaplamasına yumruğuyla halecanlı halecanlı vurarak haykırıyordu:
- Kardeşim Emine neredesin?!.. Pencereye gel bak sana ne söyleyeceğim!..
Bir cevap alamayınca kendi kendine:
- Aman bu karı da ne miskindir. Kıyametler kopsa o kuytu odadan dışarı çıkmaz.. İçeride haşr olur kalır..
 Yumruklarının şiddetini ziyadeleştirerek:
- Emine Hanım azıcık pencereye gel.. Bak neler olacakmış neler?.. Dünyaya yıldız çarpacakmış.. Merakımdan bir yerde duramıyorum.. A, bak karı ses bile vermiyor (yumruğuyla daha şiddetle indirerek) ölü müsün ayol?.. Azıcık kıpırda..
Emine Hanım yavaşça penceresini açıp başını dışarı çıkararak:
- Oğlanı yeni uyuttum. Vurma öyle hızlı hızlı.. Ev temelinden sallanıyor..
- A daha neler? Benim yumruğumdan ev sallanır mı hiç?
- A nasıl sallanmaz? Tavanın aralıklarından pıtır pıtır tozlar dökülüyor.. Bir iki gündür çocuk rahatsız. Ziyade huysuzlanıyor. Uyutuncaya kadar akla karayı seçtim.
- Haberin yok mu?
- Ne var? Yine Sıtkı karısını mı boşadı?
- Ay yere batsın Sıtkı da karısı da.. Bu öyle karı boşama falan keyfiyeti değil.. İş fena..
- Ne olmuş canım?
- Ortalık çalkalanıyor.. Bursa’da Sağır Sultan duydu. Senin hâlâ bir şeyden haberin yok.. Ah ne felaket..
- Ay yüreğimi oynatma öyle.. Meraklanınca boğazıma bir şey tıkanıyor. Fena oluyorum. Evvelki kadar keder götüremiyorum.. Pek acıklı bir şey ise söyleme rica ederim..
- Acıklının acıklısı.. Evlere, barklara şenlik.. Dostlar başından ırak.
- Etme, Bedriye etme.. İşte yüreğim gümbürdemeğe başladı.. Acaba Hacı Babama (Selamün kavlen) mi geldi? Söyle bayılacağım..
- Dünyaya kuyruklu yıldız çarpacakmış.. Emine Hanım “tü tü” diye birkaç defa yakasına tükürerek def-i halecana uğraştıktan sonra:
- Aman ben de korkacak bir şey zannettim. Ne kadar telaşcısın kardeş.. Çarpacaksa çarpsın.. Ne var? Kapımı kapar evceğizimde otururum. Bir yere çıkmam. Şimdi karılar “nasıl çarpacakmış, bakalım?” diye sürü sürü seyre giderler.. A gitmem, gitmem. İt köpek arasında çiğnenmeğe vaktim yok..
- Emine kardeş sen ne kadar aptallaşmışsın? Hiç o koca şey bu dünyaya çarpar da senin evin kalır mı ki kapıyı kapatıp da içinde oturacaksın?..
- Hanım, benim evime bir şeycik olmaz. O helal para ile yapıldı. Kazasker Efendi’nin Çarşamba’daki konağı yıkıldığı vakit onun kerestesiyle bina edildi. İçine kullandıkları yağhane direklerini sen görseydin şaşardın.. Bu dünya yıkılır da yine bizim evimiz yerinde durur. Sen merak etme..

(Hüseyin Rahmi Gürpınar)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder